Motherland Hotel
- 152pagine
- 6 ore di lettura
Camus meets Orhan Pamuk, via Freud, in this existentialist novel by the father of Turkish modernism.
Yusuf Atılgan si pone come pioniere del romanzo turco moderno, con opere che approfondiscono temi psicologici come la solitudine, la ricerca di significato e il dubbio esistenziale. La sua scrittura è caratterizzata da uno stile introspettivo che esplora le vite interiori dei suoi personaggi, offrendo un profondo esame della psiche umana. Attraverso il suo distintivo approccio narrativo, Atılgan cattura le complessità dell'esistenza umana, evidenziando i sentimenti di alienazione e la persistente ricerca di comprensione nelle sue creazioni letterarie.




Camus meets Orhan Pamuk, via Freud, in this existentialist novel by the father of Turkish modernism.
Her şeye "karşı" duran, "karşı" çıkan, "karşı" olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. "C." diyor Yusuf Atılgan kısaca. İnsan her şeye bunca "karşı"yken kendine de "karşı" olmadan nasıl sürdürebilir bir "karşı" yaşamı? C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik. Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.
Düşünüyordu: “Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı, yayınlandığı günden bu yana edebiyatımızın en sevilen, üzerinde en çok tartışılan romanlarından biri oldu. Roman, 60’lı yılların başında bizimle birlikte tüm dünyada da konuşulmaya başlanan kentli aylak aydın bireyi konu alıyordu. Bugün artık çağdaş klasiklerimiz arasında yer alan Aylak Adam’ın dikkat çektiği entelektüel sorunlar güncelliğini koruyor. Yeni kuşaklar için, yeni baskısıyla Can Yayınları’nda.
Roman. Türkische Bibliothek
Wie »eine schwankende Brücke ohne Geländer« ist das Leben für den jungen Flaneur. Ziellos treibt er durch die Straßen Istanbuls. Er geht in Kinos, trifft sich mit Künstlern und macht sich einen Spaß daraus, die Heuchelei der anderen zu entlarven. Mal provoziert er Passanten, mal Kellner in den Cafés, immer ist er unglücklich und auf der verzweifelten Suche nach der Frau seiner Träume. Eines Tages erblickt er ein Mädchen im blauen Regenmantel; er spürt, dass sie die Gesuchte ist. Sie steigt in einen Bus und fährt davon. Verzweifelt stürzt er ihr nach – er weiß, er hat sein Glück im gleichen Augenblick gefunden und wieder verloren. Yusuf Atilgan erregte mit seinen Schilderungen von Haltlosigkeit und Entfremdung Aufsehen, weil er damit die Werte der jungen Türkischen Republik in Frage stellte.